Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, Türkiye ekonomisinde önemli bir gelişme yaşandı. Ekim ayında cari denge 1 milyar 880 milyon dolar fazla verdi. Bu sonuç, 2019 yılından bu yana ilk kez 5 ay üst üste cari denge fazlası yaşandığını gösteriyor. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında da artarak devam eden fazla, Ağustos ayında 4 milyar 324 milyon dolar ile rekor seviyeye ulaşmıştı. Eylül ayında ise bu rakam 2 milyar 988 milyon dolardı. Bu olumlu gelişme, Türkiye’nin dış ticaret dengesinin güçlendiğini ve ekonomik toparlanmanın devam ettiğini işaret ediyor.

Cari Dengede Rekor Fazla

TCMB verileri, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabının 7 milyar 163 milyon dolar fazla verdiğini ortaya koydu. Bu durum, ülkenin enerji ve altın dışındaki mal ve hizmet ihracatının ithalatını önemli ölçüde aştığını gösteriyor. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 3 milyar 542 milyon dolar olarak gerçekleşti. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler ise 6 milyar 450 milyon dolar seviyesindeydi. Bu rakamın büyük bir kısmını, 5 milyar 116 milyon dolar ile seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler oluşturdu. Birincil gelir dengesi 1 milyar 48 milyon dolar net çıkış, ikincil gelir dengesi ise 20 milyon dolar net giriş olarak kaydedildi.

5 Yıllık Olumlu Dönüm Noktası

Beş yılın ardından ilk kez beş ay üst üste cari denge fazlası elde edilmesi, Türkiye ekonomisi için oldukça olumlu bir gösterge. Bu durum, ihracatın artması, turizm gelirlerinin yükselmesi ve ithalattaki kısmi azalmanın bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu olumlu gelişmenin sürdürülebilirliği için, yapısal reformların devam etmesi ve küresel ekonomik gelişmelerin yakından takip edilmesi büyük önem taşımaktadır. Uzun vadeli istikrar için atılacak adımlar, bu olumlu trendin devam etmesini sağlayacaktır.

Türkiye Ekonomisi İçin Umut Verici İşaretler

Türkiye’nin cari denge performansındaki bu iyileşme, ekonomik büyüme ve istikrar için umut verici bir işaret olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu başarıyı sürdürmek için, enflasyonun kontrol altında tutulması, yatırımların artırılması ve dış şoklara karşı dirençli bir ekonomi oluşturulması gerekmektedir. Finans piyasalarının istikrarı ve güven ortamının güçlendirilmesi de bu süreçte hayati önem taşımaktadır. Bu gelişmeler, Türkiye'nin ekonomik geleceği açısından olumlu sinyaller veriyor. Ancak, sürekli izleme ve ihtiyatlı yaklaşımın önemi unutulmamalıdır.